ReferenceError: Can't find variable: globalThis https://www.googletagmanager.com/gtag/js?id=G-M3RQMV2CH3:166 ReferenceError: Can't find variable: globalThis https://www.googletagmanager.com/gtag/js?id=AW-16645831730&_=1763023255396:157 İstanbul Üniversitesi| Fen Fakültesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü

Bölüm

Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü 21.02. 2003 tarihinde 5 Profesör, 2 Doçent, 4 Yardımcı Doçent 8 Araştırma Görevlisinden oluşan öğretim elemanı kadrosuyla kurulmuş ve 2003-2004 eğitim-öğretim yılından itibaren Lisans düzeyinde 30 öğrenci alınmaya başlanmıştır. Şu anda, 7 Profesör, 1 Doçent, 6 Yardımcı Doçent ve 8 Araştırma Görevlisiyle sayıları 50’ye yükseltilmiş olan Lisans öğrencilerine, Fen Bilimleri Enstitüsünde açılan Moleküler Biyoloji ve Genetik Yüksek Lisans ve Doktora programlarındaki öğrencilere ve ERASMUS programı çerçevesinde gelen yabancı öğrencilere eğitim öğretimini sürdürmektedir. 

Kuruluş tarihi oldukça yeni olmakla birlikte, Bölümümüzün moleküler biyoloji ve genetik bilim dallarında bugünkü düzeyine gelmesinin kökenleri 1933 yılındaki Üniversite reformuna kadar dayanmaktadır. O tarihlerde Fen Fakültesi bünyesindeki “Nebatat ve Hayvanat Enstitü”leri için yeni bir bina gerekli olunca eldeki kayıtlara göre “Biyoloji Enstitüleri”nin temeli 3 Mart 1935 tarihinde Süleymaniye semtinde atılmış ve binada 4 Haziran 1937 yılında eğitim-öğretim hizmeti verilmeye başlanmıştır. Daha sonra bu binanın iki katı yıkılmış ve (önceki adı “Farmakobotanik ve Genetik” olan) “Botanik ve Genetik Kürsüsü” 1982 yılında “Moleküler Biyoloji Anabilim Dalı” kurulana dek bu binada hizmet vermiştir. Bu Anabilim Dalı’nın dönüşümüyle oluşan “Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü” Veznecilerde Fen Fakültesinin karşısındaki binada bulunmaktadır.

Üniversite reformu kapsamında Almanya’dan gelen bilim insanlarından Fakültemizde görev yapmaya başlayan Ord. Prof. Dr. Alfred Heilbronn ve Ord. Prof. Dr. Curt Kosswig genetik alanında çalışmalar yapmışlar ve bu alanda doktora tezleri yönetmişlerdir. Birlikte yazdıkları ve 25 yıllık çalışmalarının ürününü içeren “Principia Genetica” Türkiye’de yazılmış ilk genetik kitabıdır.


HEILBRONN A ve KOSSWIG C. (1947) Principia Genetica. “Kalıtım Biliminin Temel Anlamları ve Temel Vakıalar”. (Çev. Dr. Sara Akdik). İst. Üniv. Yay.No.322, İstanbul.


Ord. Prof. Dr. Alfred HEILBRONN (1885-1961). Fürth’de (Bavyera) doğan A. Heilbronn yükseköğrenimini Münih Ludwig-Maximilian Üniversitesi’nde Tabii İlimler (Botanik, Fizik, Kimya) ve yan dal olarak da felsefe ve müzik okuyarak 1910’da tamamlamıştır. Berlin’de Landwirtschaft, Monaco’da Institut Oceanographique de bilimsel yardımcı ve Berlin’de araştırma ile ilgili görevlerde bulunduktan sonra, 1914’de Doçent, 1919’da Profesör olmuş, 1923’de aynı Üniversitenin Genetik Enstitüsü Direktörlüğü’ne getirilmiştir. I. Dünya Savaşı sırasında, 1914’de “Verdienst Kreuz für Kriegshilfe” kurumundan madalyayla ödüllendirilmiştir. Ekim 1933’te İstanbul Üniversitesi, Fen Fakültesi, “İspençiyari Nebatat (Farmakobotanik) ve Genetik Enstitüsü” Direktörlüğü görevine başlamıştır. Üniversitemizde Biyoloji öğrencilerine ilk genetik Dersini vermiştir. Bu yıllarda genetik araştırmaları da başlatmıştır. Eğreltiler (Heilbronn, 1935), Mercurialis (Heilbronn ve Başarman, 1937), Bryonia (Başarman, 1939; Heilbronn ve Başarman, 1942; Heilbronn, 1953; Bilge, 1955), Digitalis (Heilbronn ve Yakar, 1942; Yakar, 1949) bu dönemde üzerinde en çok çalışılan bitkiler olarak dikkati çekmektedir. Özellikle bitkilerde eşey belirlenmesi en yoğun araştırılan konulardan biri olmuştur. Prof. Heilbronn iyi derecede Fransızca, İngilizce, Felemenkçe, Latince, İtalyanca, Eski Yunanca, Türkçe dilleri bilmekteydi.

Ord. Prof. Dr. Curt KOSSWIG (1903-1982). Berlin’de doğan C. Kosswig. Berlin Üniversitesi’nde aldığı felsefe, doğa bilimleri özellikle zooloji ve genetik ağırlıklı eğitiminden sonra genetik doktorası yaparak 1927 tarihinde Dr. Phil. ünvanını almış ve Münster Üniversitesi Zooloji Enstitüsü’nde asistan olmuştur. 1930’da Münster Üniversitesi Felsefe ve Doğa Bilimleri Fakültesi Zooloji Enstitüsünde Doçent olmuş, 1933 tarihinde de Braunschweig Teknik Yüksek Okulunda genel biyoloji ve zooloji dalında Profesörlüğe atanmıştır. 1937 yılında Türkiye’ ye gelmiş ve Fen Fakültesi Zooloji Enstitüsüne Direktör olarak atanmıştır. 1951 yılından itibaren de Baltalimanı Hidrobiyoloji Araştırma Enstitüsü yöneticiliği görevini üstlenmiştir. Manyas Gölü Milli Parkını (Manyas Gölü Kuş Cenneti) kurmuştur. Bilimsel çalışmaları arasında genetikle ilgili olarak memelilerde karşılaştırmalı genetik, cinsiyetin kalıtımı, balıklarda interseksüalite, tümör kalıtımı, yabancı genotiplerde gen manifestasyonu, evrim, preadaptasyon teorisine yönelik araştırmaları sayılabilir. 1955 yılında Hamburg Üniversitesine giden Kosswig, 5 ay gibi kısa bir süre için tekrar İstanbul’a dönerek göreve devam etmiş ve daha sonra Fen Fakültesindeki görevinden ayrılarak 1969 yılında Erzurum Atatürk Üniversitesi’nde misafir Emeritüs Profesör olarak çalışmıştır.

Prof. Dr. Sara AKDİK (1897-1982). Girit doğumlu olan S. Akdik İstanbul Alman Lisesi’nden 1918’de mezun olmuştur. İstanbul Dârülfünûnu’nun ilk kız öğrencisi olarak Fen Fakültesi Tabiiye kısmında sürdürdüğü öğrenimini 1921 yılında tamamlamıştır. 1934 yılında İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi İspençiyari Nebatat (Farmakobotanik) ve Genetik Enstitüsü’nde asistan olarak göreve başlamıştır. 1937’de Doçent kadrona atanmış, 1945’te de Fen Doktoru unvanını almıştır. 1947-1948 tarihleri arasında ünlü genetikçi İsveçli Profesör Müntzig’in yanında genetik çalışmaları yapmış ve bu çalışmaların sonuçlarını üç makale halinde yayınlamıştır. 1948’de Profesörlüğe yükseltilen Sara Akdik, Prof. Heilbronn’un emekliye ayrılması üzerine 28 Mayıs 1955’de Fen Fakültesi Farmakobotanik ve Genetik Kürsüsü’nün başkanlığına getirilmiştir. 18 yılı aşkın bu görevde bulunan Prof. Akdik, bu süre içinde 8 doktora çalışması yönetmiş, Genel Botanik, Genetik, Moleküler Biyoloji, Sitoloji, İnsan Genetiği, Evolüsyon, Bitki Coğrafyası ve Farmakobotanik derslerini okutmuştur. Eyrıca “Genel Botanik” ve (A. Heilbronn ile birlikte) “Genetik’e Giriş” kitapları bulunmaktadır. 13 Temmuz 1973’te emekliye ayrılan Prof. Akdik Almanca, Fransızca, İngilizce ve Rumca bilmekte Rusça’yı da makale takip edecek düzeyde anlamaktaydı.



Prof. Dr. Emine BİLGE (1926-1978). Erzurum doğumlu olan E. Bilge 1950 yılında İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi Zooloji-Botanik eğitimini tamamlamıştır. Aynı yıl (daha sonra Botanik ve Genetik Kürsüsü’ne dönüşen) Farmakobotanik ve Genetik Kürsüsü’ne Asistan olarak girmiştir. Prof. Heilbronn yönetiminde 1954 yılında “Bryonia macrosytilis üzerinde morfolojik, anatomik ve genetik incelemeler” adlı doktora tezini tamamlamıştır. 1962 yılında “Streptomisinin Vicia faba bitkisinde husule getirdiği morfogenetik değişiklikler” tezi ile Doçent, 1970 yılında da “Streptomisinin Vicia faba bitkileri üzerinde sitolojik etkileri” adlı takdim tezi ile Profesör unvanını elde etmiştir. 1965 yılından itibaren Botanik öğrencilerine genetik dersi vermiş, 1969’da “Genetik” kitabını yazmıştır. Ayrıca “Evolusyon” ve “Genetik Problemleri” isimli ders kitapları da bulunmaktadır. 1972 yılında “Üstün Vasıflı Arpa Varyetelerinin Elde Edilmesi Yolunda Temel Genetik Çalışmalar” adlı araştırma projesiyle (1972-1975 TÜBİTAK-TOAG/162) Türkiye’de bitkiler üzerindeki ilk deneysel mutasyon çalışmalarını başlatmış ve böylece ülkemizde genetiğin uygulama alanlarında kullanımında öncülük yapmıştır. Akademik faaliyetlerinin en yoğun olduğu bir devrede oldukça genç yaşta aramızdan ayrılan Prof. Bilge bugün Bölümümüz Öğretim Üyelerinden olan Prof. Dr. Güler Temizkan ve Prof. Dr. Nermin Gözükırmızı’nın da aralarında olduğu genetikçilerin yetişmesinde çok önemli katkılar yapmıştır.


Prof.Dr.Melekper ÖKTAY (1924-1985). İzmir’de doğmuş olan M. Öktay İstanbul Üniversitesi Zooloji Bölümünden 1946 Yılında mezun olmuştur. Ayni yıl Zooloji Kürsüsünde Asistanlığa başlamış, 1966 yılında da Profesör unvanını almıştır. Münich Zooloji Enstitüsü ile Hamburg Zooloji Enstitüsü’nde çalışmalar yapmıştır. Xiphophorus maculatatus’ta renk deseni genetiği ve morfolojisi üzerine çalışmaları vardır. Ayni organizmada eşey farklığının genetik temelleri üzerine de çalışmıştır. Prof. Öktay Fakültemizde moleküler genetik derslerini ilk veren öğretim üyesidir.


Prof. Dr. Gönül Bara (1931-2007). İstanbul doğumlu olan G. Bara 1955’te İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi Zooloji-Botanik Dalından mezun olmuştur. Aynı yıl, Fakültenin II. Zooloji Kürsüsüne Asistan olarak girmiş, 1959 yılında “Dr.Rer.Nat.”, 1967’de Doçent ve 1975’te de Profesör unvanlarını kazanmıştır. Ayrıca, 1975 yılında Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumunun “Bilim Ödülü”nü almıştır. 1982 Yılında yeni kurulan Moleküler Biyoloji Anabilim Dalının Başkanlığına atanmış ve 18.7.1990 tarihinde emekli olana kadar bu görevini sürdürmüştür. Steroid enzimler üzerine araştırmaları bulunmaktadır. Prof. Bara Üniversitemizde moleküler biyoloji ve genetiğe yönelik eğitim programlarının kurumsallaşmasında önemli rol oynamış, biyoteknoloji alanında Lisansüstü programlarının başlamasını sağlamış ve genç araştırıcıları bu alana yönlendirmiştir.


Prof. Dr. Metin BARA (1929-2000). İstanbul’da doğan M. Bara İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi Botanik lisanstan mezun olduktan sonra 1953 yılında Genel Botanik kürsüsünde Asistan olmuş, 1957 yılında Doktor (Dr.rer.nat.) unvanını almış, aynı Kürsüde 1963 yılında Doçent kadrosuna, 1971 yılında da Profesör kadrosuna atanmıştır. 1982-1987 yılları arasında Fen Fakültesi Dekanlığı yapmıştır. 1979-1987 arasında da TÜBİTAK Bilim Kurulu üyeliğinde bulunmuştur. Ülkemizde modern biyoteknoloji kavramının ortaya konulmasında ve geliştirilmesinde öncülük yapanların başında gelen Prof. Bara’nın aynı zamanda moleküler biyoloji alanının Fakültemizde geliştirilmesinde önemli katkıları olmuştur.

Bölümümüzün kuruluşuna kadar geçen zamanda moleküler biyoloji ve genetiğin temellerinin atılmasında ve bizlerin yetişmesinde çok büyük katkıları olan, artık aramızda bulunmayan, tüm hocalarımıza sonsuz teşekkürlerimizle…

Moleküler Biyoloji ve Genetik, 20. yüzyılın başlarından itibaren büyük bir ivme kazanan, yaşam bilimleri açısından oldukça önemli iki disiplindir. Bu alanların gelişimi birçok bilim insanının çalışmalarına dayanır ve keşifler birbirini tamamlayarak genetik biliminin bugünkü halini almasını sağlar. Moleküler biyoloji ve genetiğin tarihsel gelişiminin ana hatları ile özetlemek gerekirse;

1. Genetiğin Temelleri - Gregor Mendel (1865):  Genetik biliminin temeli, 1865 yılında Gregor Mendel’in bitkiler üzerinde yaptığı çalışmalarla atıldı. Mendel, kalıtımın temel ilkelerini ortaya koyarak "Mendel yasaları" olarak bilinen kuralları geliştirdi. Ancak, çalışmalarının değeri yaşadığı dönemde tam olarak anlaşılamamış ve ancak 20. yüzyılın başlarında yeniden keşfedilmiştir.

2. Genlerin Keşfi ve Kromozom Teorisi (1900’ler):  20. yüzyılın başlarında Thomas Hunt Morgan, genlerin kromozomlar üzerinde yer aldığını ve kalıtımı kromozomların kontrol ettiğini gösteren araştırmalar yaptı. Bu, genetik biliminin gelişiminde önemli bir aşamaydı ve gen kavramının kabul edilmesini sağladı.

3. DNA’nın Çift Sarmal Yapısının Keşfi (1953):  1953 yılında James Watson ve Francis Crick, DNA’nın çift sarmal yapısını keşfetti. Rosalind Franklin’in X-ışını kristalografisi yöntemiyle elde ettiği veriler, bu yapının belirlenmesinde büyük bir rol oynadı. DNA’nın yapısının çözülmesi, genetik bilginin nasıl taşındığını ve kopyalandığını anlamada büyük bir ilerlemeydi.

5. Rekombinant DNA Teknolojisi ve Genetik Mühendisliğin Başlangıcı (1970’ler): 1970'lerde rekombinant DNA teknolojisi, yani farklı organizmalardan gelen DNA parçalarının birleştirilmesi yöntemi geliştirildi. Bu yöntem, genetik mühendislik alanını doğurdu ve bilim insanlarına genetik materyali manipüle etme olanağı tanıdı. Böylece insülin gibi önemli biyoteknolojik ürünler üretilebildi.

6. İnsan Genom Projesi (1990-2003):  1990’da başlayan ve 2003’te tamamlanan İnsan Genom Projesi, insan genomundaki tüm genetik bilginin haritalanmasını amaçladı. Bu proje, genetik varyasyonların anlaşılmasında ve hastalıkların genetik temellerinin keşfinde önemli bir kilometre taşı oldu.

8. CRISPR ve Gen Düzenleme Teknolojisi (2010’lar): 2012 yılında, CRISPR-Cas9 adı verilen gen düzenleme teknolojisi keşfedildi. Bu teknoloji, genlerin çok hassas bir şekilde düzenlenmesine olanak tanır ve genetik tedavilerde çığır açıcı bir yöntem olarak kabul edilmektedir. CRISPR ile hastalıkların tedavisinden tarımda ürün verimliliğinin artırılmasına kadar birçok alanda yenilikler yapılmaktadır.

9. Geleceğe Yönelik Çalışmalar ve Biyoinformatik: Günümüzde biyoinformatik, yapay zeka ve büyük veri analizleri ile genetik ve moleküler biyoloji alanındaki araştırmalar hızla ilerlemekte. Kişiselleştirilmiş tıp ve genetik temelli hastalıkların daha etkin tedavi edilmesi, bu alanlardaki gelişmeler sayesinde mümkün hale gelmiştir.

Moleküler biyoloji ve genetik, özellikle son yıllarda büyük ilerlemeler kaydederek biyomedikal alanında devrimsel yeniliklere yol açmıştır. Gelecekte de genetik mühendislik, biyoteknoloji ve yapay zeka ile birlikte hastalıkların tedavisinde, tarımda ve çevre koruma gibi alanlarda önemli uygulamalarla daha da gelişmesi beklenmektedir.

İstanbul Üniversitesi çağın gereğini fark ederek, 2003 yılında Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümünü kurmuştur. Şu anda 11 Profesör, 3 Doçent, 6 Dr. Öğretim Üyesi, 4 Araştırma Görevlisi, 1 Öğretim Görevlisi (U) ve 2 Biyolog ile eğitim ve araştırma faaliyetlerine devam eden bölümümüzde, halen 450 lisans, 57 Yüksek Lisans ve 42 Doktora öğrencisi öğrenim görmektedir. Araştırma konuları, antik DNA, metagenomik, biyoinformatik, maya biyoteknolojisi ve genomiği, bitki biyoteknolojisi, bitki patolojisi, bitki genomiği, genetiği değiştirilmiş organizmalar, protein biyokimyası, biyoaktif bileşikler, insan hastalıkları ve moleküler tanı gibi alanlarda yoğunlaşmıştır. Gelişmiş araştırma laboratuvarlarında en modern genomik ve proteomik teknikler kullanılarak yürütülen temel araştırmaların yanısıra, çeşitli kurumlarla işbirliği içinde biyoteknoloji ve genetik mühendisliği uygulamaları yürütülmektedir.

Lisans programında Temel ve Moleküler Biyoloji, Hücre Biyolojisine Giriş, Moleküler Biyolojide Kullanılan İstatistiksel Yöntemler, Organik Kimya I-II, Temel Genetik, Biyokimya I-II, Hücre Biyolojisi I-II, Moleküler Genetik I-II, Moleküler Mikrobiyoloji, Biyolojik Katalizörler, Moleküler Biyolojide Kullanılan Yöntemler I-II, Biyoteknoloji, Genetik Mühendisliği, Moleküler Evrim gibi zorunlu derslerin yanısıra Bitki Doku Kültürü, Hayvan Doku Kültürü, İnsan Biyolojisi, İnsan Embriyolojisi, Kromozom Biyolojisi, Bilimsel Yazım Tekniği, Bitki Moleküler Biyolojisi, İnsan Genetiği, Virüs Biyolojisi, Arke Biyolojisi, Bitki Genetiği, Gelişim Genetiği, İmmünogenetik, Membran Biyolojisi, Molekül Fiziği, Biyoinformatik, Fermentasyon Teknolojisi, Genomik, Kök Hücre Biyolojisi, Sekonder Metabolitler, Stres Biyolojisi, Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar ve Biyogüvenlik, Genetik Kaynaklar ve Koruma, Klinik Biyokimya, Maya Biyoteknolojisi, Moleküler Biyoteknoloji, Proteomik ve Metabolomik gibi seçmeli dersler okutulmaktadır. Ayrıca öğrencilerimiz son sınıfta aldıkları Bitirme Projesi kapsamında araştırma projelerine dahil olarak, TÜBİTAK destekli yeni projeler üreterek veya kapsamlı derlemeler hazırlayarak aktif bir öğrenme ortamında bilgilerini pekiştirmekte, yaptıkları stajlarla da mesleki deneyim kazanmaktadırlar.

Moleküler biyoloji ve genetik mezunları için iş imkanları oldukça geniş bir yelpazeye yayılır. İş bulabilecekleri alanlardan bazıları şunlardır:

1. Akademik Kariyer: Lisansüstü eğitimle birlikte, üniversitelerde araştırmacı veya öğretim görevlisi olarak çalışabilirler. Doktora sonrası araştırmacı pozisyonları da akademik kariyerde bir adımdır.

2. Araştırma Merkezleri ve Enstitüler: Devlet veya özel sektör tarafından finanse edilen araştırma merkezlerinde, genetik hastalıklar, kanser araştırmaları, biyoteknoloji, ilaç geliştirme ve daha pek çok alanda araştırma yapabilirler.

3. Sağlık Sektörü: Hastanelerin genetik tanı laboratuvarlarında, biyoteknoloji şirketlerinde veya tüp bebek merkezlerinde genetik danışmanlık ve genetik analiz alanlarında çalışabilirler.

4. İlaç ve Biyoteknoloji Firmaları: Yeni ilaç ve tedavi yöntemleri geliştiren firmalarda araştırma ve geliştirme (AR-GE) pozisyonlarında iş bulabilirler. Biyoteknolojik ürünlerin geliştirilmesinde de aktif rol oynayabilirler.

5. Tarım ve Gıda Sektörü: Genetiği değiştirilmiş organizmalar (GDO), bitki ve hayvan genetiği, biyolojik çeşitlilik ve sürdürülebilir tarım alanlarında iş imkanları bulunur.

6. Adli Tıp: Adli DNA analizleri ve genetik incelemeler yaparak adli tıp uzmanlarına yardımcı olabilirler.

7. Çevre Biyoteknolojisi: Çevre sorunlarına biyoteknolojik çözümler geliştirmek, atık yönetimi, çevre koruma, biyoyakıt gibi alanlarda çalışabilirler.

8. Genetik Danışmanlık: Genetik hastalık riski taşıyan ailelere veya bireylere genetik danışmanlık hizmeti sunabilirler.

Ek olarak, moleküler biyoloji ve genetik alanında mezun olanların iyi bir laboratuvar becerisine sahip olmaları ve biyoinformatik gibi dijital becerilerle kendilerini geliştirmeleri, kariyer olanaklarını artırabilir.

Bazı öğrencilerimiz ve Araştırma Görevlilerimiz Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın teknogirişim sermayesi desteğinden yararlanmışlar ve İstanbul Teknokent’te kurdukları biyoteknoloji şirketleri ile ekonomiye katkıda bulunmaya başlamışlardır. Ebittek Biyoteknoloji, Sativa, NGS, HibriGen, Geb, Nisino, İnsitogen ve Levato gibi şirketlerde, bitki ektreleri ve bitki doku kültürü sistemleri, moleküler genetik kitleri, gıda katkı maddeleri, yosunlardan doğal gübre, selülaz enzimi vb. için üretim çalışmaları yürütülmektedir.

Özellikle Fen Fakültesi Genetik Öğrenci Kulübü (İÜGEN) (https://www.linkedin.com/company/iugenetics/posts/?feedView=all), üniversite öğrencileri arasında bir marka haline gelmiş ve 21 yıldır düzenlediği Uluslararası Katılımlı Kış Okulları ve Sempozyumlarla yurtiçi ve yurtdışı Bilim İnsanı ve sektör çalışanını öğrenci ler ile buluşturmayı başarmıştır.

Eğer siz de milyonlarca yıl öncesine ait bir kemik parçasının DNA’sını analiz ederek tarihin sırlarına ışık tutmak, mikroorganizmaları ve bitkileri madde ve enerji üretmek için kullanabilmek, imkansız bebeklerin doğmasını, ölümcül hastaların yaşamasını sağlayacak bilgilere ulaşmak, yeni biyosistemleri insanlığın hizmetine sokmak, bir DNA analizi ile adalete katkıda bulunmak, kısacası canlıların içinde, moleküler dünyada bir yolculuk yaparak tüm sırları açığa çıkarmak istiyor, merakınıza, sabrınıza, iletişiminize, en az bir yabancı dili öğrenme isteğinize ve yeteneğinize güveniyorsanız mutlaka Moleküler Biyoloji ve Genetiği tercih etmelisiniz. Eğer bu yola, 560 yıllık bir Üniversitenin kapısından girerseniz, İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü’nde “aranan bir moleküler biyolog” olarak yetiştirileceğinize emin olabilirsiniz.

Prof. Dr. Ercan Arıcan
İ.Ü. Fen Fakültesi
Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü Başkanı


 



Uzman Biyolog Fatma Özcan SERT
fatma.ozcan@istanbul.edu.tr










 


Uzman Biyolog Göksu GÖK
goksu.gok@istanbul.edu.tr



 




Fakülte Tanıtım Kitabı 2018 İNDİR

Moleküler Biyoloji ve Genetik Tanıtım Broşürü 1 | 

Fakülte Tanıtım Filmi